mavi kız hikayeleri - blue girl stories


I am not in this world to live up to your expectations, and you are not in this world to live up to mine.
You are you, and I am I, and if by chance we find each other,
it's beautiful.


If not, it can't be helped
.



Monday, December 03, 2012


Aşk.
Ne demekti aşk?
Nelere kadirdi?
Gerçek miydi?
Öyle olduğunu sanmıştı, emindi hatta. 
Yıllarca üstelik.
Ama durup düşüdüğünde şimdi, bunca zaman sonra, emin olamıyordu.
Aşık olmuş muydu ona gerçekten?
Gerçek.
Tüm soruları dönüp dolanıp aynı noktaya geliyordu sanki:
Gerçek neydi ki?

"Nişanlandı." dediler. 
Şaşırmamıştı, ama yine de elinde olmadan bir kaç damla gözyaşı akıtmıştı. 
Çok istemişti onu sevmeyi, çok istemişti onun tarafından sevilmeyi - işin aslı, bir onu böyle sevmek istemişti, bir onun tarafından öyle sevilmek istemişti... 
Ama korkaktı. Hiç bir zaman bunu ona hissettirmeye, söylemeye veya göstermeye cesaret edememişti. 
Anlasın bile istememişti ki! 
Kendi kendine, uzaktan uzağa, sessizce sevmişti onu yıllarca. 
Onunla karşılaşmaz, konuşmaz hale geldiğinde bile, onu sevmekten hiç vazgeçmemişti. 
Zaman geçti.
"Bitmiş..." dediler. 
Hiç bir şey yapmadı mavi kız. 
Hiç bir şey yapmadı.
Hiç bir şey.
Aylar geçiyordu, mevsimler değişiyordu, hayatı allak bullak oluyordu ve o hiç bir şey yapmıyordu... 
Hiç bir konuda.  
"O burda...Türkiye'de." dediler.
Biliyordu. 
Hep bilirdi zaten. 
En kalabalık yerlerde, en olmadık zamanlarda, hiç akla gelmeyecek şekillerde, arkası dönükken bile gelse, hissederdi her seferinde. 
Aylar sonra, ona dair gelen ilk ve tek haber, mavi kız onu yıllar sonra ilk kez rüyasında gördükten hemen sonra gelmişti..."O burda...Türkiye'de."
Neden biliyordu?
Neden hissediyordu?
Neden hala? 
En çok da "bir anlamı var mı bunun?!" sorusu dolanıyordu aklında. 
Tamamen raslantısal bir durum muydu yoksa? 
Düşünmek istemiyordu.
2 gün öncesine kadar aylardır düşünmediği o'nu, saatlerdir aklından çıkaramıyordu.
Yeni bir düş görme korkusu onu gecenin derinliklerinde uykusuzluğa itiyordu. 
Düşlemek istemiyordu.
Mavi kız kendi hayal gücünden korkuyordu.
Mavi kız o'na dair küllerini hardan koruyordu. 

Thursday, November 29, 2012

15 Kasım sonrası

Fark ettim ki, ben istemsiz olarak, burayı "ruhumun emo çukuru" haline getirmeyi başarmışım - bravo bana. Buna ihtiyacım varmış demek ki. Yaşıma rağmen içimde bir türlü tükenmek bilmez bir ergen var ve işin aslı zaman zaman bundan utanıyor olmam gerektiği kulağıma fısıldansa da, ben yine de sahip çıkıyorum ona...

Yavrım çok hassas - yazık. 



Mavi Kız iki haftaya yakın sustu. Biraz ağladı. Taze anılarını gömdü. İç sesini bastırdı. Kahkahalarla güldü. Zaman diye tekrarlıyordu her fırsatı olduğunda kimseye belli etmeden - içinden; Zaman şu anda güvenebileceğin tek sabitin senin - aktığı bilgisi tek gerçeğin...akıyor ve geçiyor - dayan. Ebruli Adam gitmişti, ama bir türlü bitmek bilememişti. Bekliyordu Mavi Kız. Eninde sonunda, aynı gidişi gibi, bitişi de olacağını bilerek bekliyordu. O zamana kadar Missy piyano çalıyor, Mavi Kız dinliyordu. 




Tuesday, February 28, 2012

geri dönmeyecek

Önünü bile görmesine izin vermeyen bir kar yağışı sırasında, uzaklara dalmış bir şekilde, yıllardır aklında olan, ama hiç bir zaman sesli olarak dile getiremediği iki kelime döküldü dudaklarından mavi kızın: geri dönmeyecek.

Şaşkın değildi. İşin aslı, üzgün bile değildi. Ama yine de akıyordu sessiz yaşlar ve akıl sır erdiremiyordu neden bu kadar zaman önceden zaten kabullendiği bir gerçeğin gerçekleştiği haberi karşısında böyle tepki verdiğini. 

Mavi kız onu çok sevmişti. 

İşin aslı, ömrü boyu bir onu böyle sevmişti. Onu o kadar çok sevmişti ki, sevgisi yüzünden onu hep itmiş, ondan hep kaçmıştı. Çünkü o mutlu olmayı hakediyordu. Ve mavi kız onu mutlu edemeyeceğine öylesine emindi ki...

Her zaman o rüzgar derdi ve estiği, esip geçtiği sürece var diye açıklardı arkasından, çünkü  gidişleri de gelişleri kadar doğal diye düşünürdü. Ama bu kez, uzun süre önce esip giden o rüzgarın, sandığının aksine beklenmedik bir zaman ve beklenmedik bir yerde yine yeniden saçlarını dalgalandırarak, içine işlercesine esmeyeceğini öğrendi.   

Şaşkın veya üzgün değildi ama, içi acıyordu mavi kızın. 


Küçük Prens...geri dönmeyecek! 

kim bilir gül kaç kez bunu düşünerek hüzne boğulmuştu? diye geçirdi aklından sessizce kar yağışını izlemeye devam ederken mavi kız.  



Thursday, January 26, 2012

at least I dream.

As she exhaled the smoke of her cigarette she mused to herself 
if I stop dreaming...then I'll only be sleeping.

Over the Rainbow ©Dream of Stars

Sunday, January 08, 2012

...!!!

Farklı olmanın sancısını hiç şu son 6 ayda hissettiği kadar kuvvetli hissetmemişti mavi kız. Karşısında oturan turuncu kadın Senin gibiler akla öncelikle gelmezler böyle işlerde, gelseler bile getirecekleri zararın faydadan çok olmasından korkulur, es geçilirler...senin gibiler, farklı olan ve bunu benimseyen bireyler, risktir. diyordu ve içinde kıpkırmızı alevler harlanıyordu mavi kızın. Nasıl bu kadar sığ, nasıl bu kadar korkak ve nasıl bu kadar münasebetsiz olabiliyordu, hani en azından o farklıydı diğerlerinden? Belki de öyleydi sahiden de, kimse ne yönde farklı olduğu ile ilgili bir şey söylememişti neticede. Farklı olanlar konusunda bu kadar olumsuz anlamda önyargılı olması farklı olmadığı anlamına gelmezdi ki...Mavi kız yanlış anlamıştı, zaten hep yanlış anlıyordu. Ya da...Belki de hiç anlamıyordu.

Sunday, January 01, 2012

Uyanmak Zorunda Hissetmek

I was a little girl alone in my little world who dreamed of a little home for me. I played pretend between the trees, and fed my houseguests bark and leaves, and laughed in my pretty bed of green. I had a dream that I could fly from the highest swing. I had a dream. Long walks in the dark through woods grown behind the park, I asked God who I'm supposed to be. The stars smiled down on me, God answered in silent reverie. I said a prayer and fell asleep. I had a dream that I could fly from the highest tree. I had a dream. Now I'm old and feeling grey. I don't know what's left to say about this life I'm willing to leave. I lived it full and I lived it well, there's many tales I've lived to tell. I'm ready now, I'm ready now, I'm ready now to fly from the highest wing. I had a dream.