mavi kız hikayeleri - blue girl stories


I am not in this world to live up to your expectations, and you are not in this world to live up to mine.
You are you, and I am I, and if by chance we find each other,
it's beautiful.


If not, it can't be helped
.



Friday, July 02, 2010

tatil.



Originally uploaded by
nepnep®
"Çok çok çok çok fazla çok çok (türk diline hakim olmayışı – olamayışı onu böyle kısır bırakıyordu betimleme denemelerimde ) fazla, böyle – başa çıkılamaz derecede çok korkunç zamanlar yaşadım şu son 1 yılda." dedi mavi kız karşısındaki kırmızı adama. "En azından benim için öyleydi, çıkamadım başa zaten dolayısıyla da." Bir enkaz halinde kaçmıştı o en güvendiğinin yanına. Kırmızı adam onu bakışlarında saklı sessiz bir sana nolmuş???la karşıladı önce, ardından sen kimsin ve mavi kıza ne yaptın?!a dönen o bakışlar, sonunda AMAN TANRIM!!!a ulaştı ve 'ev' dedikleri o kuru yere oldukça sert ültimatomlar uçması ile sonuçlandı…


uzun bir süre sabırla mavi kızın konuşmasını bekledikten sonra kırmızı adam dayanamayarak sordu "neyin var?" diye.

O kadar çok istiyordu ki anlatmak mavi kız, her ne varsa içinde hepsini orda içinden atmak. Ama bir türlü hiçbir ses çıkmıyordu ağzından. Konuşamıyordu...o yine susuyordu.

"neden cevap vermiyorsun?" diyerek sinirlenmeye başlamıştı kırmızı adam. Çaresizlik ne alışık olduğu, ne de başa çıkmakta başarılı olduğu bir konu olmamıştı hiçbir zaman.

Nasıl anlatılabilir ki bu, cevap vermek istiyorum – ama ağzımdan ses çıkmıyor! nasıl denir ki gerçek bir gerzek gibi görünmeden?! diye düşüyordu mavi kız ama sonunda dayanamadı ve patladı kırmızı adam "bir şey söyle – herhangi bir şey!".

Mavi kız bir sürü "bilmiyorum"dan sonra "gerçekten güvendiğim ve beni gerçekten sevdiğine inandığım birine ihtiyacım var…sana ihtiyacım var" diyebildi hıçkırmadan hemen önce. Ve işte o zaman sımsıkı sarıldı kırmızı adam ona.

Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerle aynadaki yansımasına bakarken ve içeride telefonla konuşan kırmızı adamın hakkında "ölüyor! ve siz bunu göremiyorsunuz… onu öldürüyorsunuz!" dediğini duyarken, Stephenie Meyer acaba bu tür bir kırmızılıktan mı bahsediyordu? diye düşünüyordu. Evin yavru, gri kedisini kucağına alıp onunla oynarken, kısık sesle bir melodi mırıldanmaya başladı sonra.

4 gün sürdü yaralarını sarmak. 4 gün boyunca ona dair her şey yine yeniden yerine oturmaya çalıştı. Ve 5. günde yine yeniden  mavi kız vardı.


Defterini açtım önüne ve başladı yazmaya. Hayatında olanı, olması gerekeni, olmasını istediklerini ve nasıl olacaklarını. Artık zamanı vardı, yeniden hali vardı. Tatile gidiyordu – uzun bir tatil yapacak, aldığı kararları tek tek hayata geçirecekti – kediye baktı ve sesli olarak "bana şans dile..." dedi.

No comments: