mavi kız hikayeleri - blue girl stories


I am not in this world to live up to your expectations, and you are not in this world to live up to mine.
You are you, and I am I, and if by chance we find each other,
it's beautiful.


If not, it can't be helped
.



Thursday, April 01, 2010

Karşılaştırma - Karıştırma...sakın!

onun için hissetmesi en önemli şey: Eşsiz olduğu - Biricikliği.
onun için başa gelebilecek en korkunç şey: Unutulmak. 

insanlık adına anlamsız olabilecek ancak ve fakat şahsı adına dev önemi olan bu farkındalık, onu derin sorgulamalar içerisine itmekteydi...eşsiz olduğunu hissetmeye açlığı büyük olasılıkla içten içe fazlası ile alelade olduğu, dolayısı ile yedeklenebilir - yeri doldurulabilir olduğunun düşünülmesi korkusundan kaynaklanıyor olabilirdi - ki burdan dümdüz giderse, hiç sağ - sol yapmadan, karşısına doğrudan unutulmak konusundaki korkusu çıkıyordu. gerçi, kendinsi için "alelade" diye düşünmüyordu, ama asıl mesele onun kendisine dair düşünceleri olmamıştı zaten hiç bir zaman - asıl mesele ona dair onun dışında düşünülenlerdi çünkü. evet, insanların ne düşündüklerine önem veriyordu - çünkü onlardan aldığı yansıma ile kendisini kurguluyordu. bir noktada önemli olan onun ne olduğu diil, ona ne olduğu hissettirildiğiydi dolayısı ile. herkesin tek ve eşsiz olduğunu biliyordu...ama bunu hissedemedikten sonra, öyle olmanın - öyle olduğunu düşünmenin ne anlamı vardı, ondan emin diildi. 

mavi kız sigarasının külünü silkerken "hiç, eşsiz olduğumu düşündüğünü düşündüğüm biri olmadığı için böyle düşünüyorum belki de." dedi. "ve işte burda işin içersine kıskançlığın şımarık kız kardeşi, rekabet giriyor..." diye devam etti yeniden içine çekerken dumanı. "genelde çok kesin konuşmaktan çekinirim, ama açıkça belirtmeliyim: hayatım boyunca en nefret ettiğim konsept, kelime, oluş rekabet olmuştur. açık ara hem de. canımı yakmanın belki de en etkili yolu - o yüzden de en ufak bir rekabet hissettiğim anda ya en baştan bilerek yenilip, ya da hiç başlamadan gidiyorum, kaçıyorum. çünkü biliyorum, işin aslı: istesem de, bunun için uğraşsam da kazanamam. o yüzden de baştan hiç karşılaştırılmamayı seçmeye çalışıyorum."

acı ki hayat bazen bu gidişlerini erteletiyor, kaçış yollarını tıkıyordu...kana susamışcasına rekabet kovalayanlar sarıyordu çevresini. "farkında bile diiller ne kadar hırslı, ne kadar çirkin ve acımasız göründüklerinin gözlerime." dedi ve söndürdü sigarasını. 

işte o zaman, karşılaştırıldığını bildiği - hissettiği o anlarda öyle korkuyor, tiksiniyor ve küçülüyordu ki...belki de o yüzden akıyordu. 

kaçıyordu.

unutulmamak için, yarım kalıyordu. 





No comments: