"bu cumartesi pazara gidip resim çeksek ya - renkli renkli canlı kanlı insanlı?!"
o kadar uzun zamandır, o kadar çok insanın beynini yemişti ki kız bu konuda...ama boşuna. çevresindekilerin çoğu, güneşin ve ayın çocukları, atıp tutuyordu: "şurda şöyle yapalım", "orda öyle edelim", "kaleye çıkalım", "dereye inelim" vs vs vs - ama genelde o söylenenler keyifli masa sohbetlerinde kalıyor, sonra da düşünmüş olmanın tatmini ile yapmaya gerek duyulmuyordu...ama bu kıza yetmiyordu.
Gerçi, haksızlık etmemek gerekirdi, işin aslı kıza bu ara pek az şey yeter olmuştu.
o yapmak istiyordu hayalini kurduğu şeyleri, kafasında oluşturduğu planlar orda kalmasın - gerçek olsun istiyordu. Kabından taşmak istiyordu...ve artık sabırsızlanıyordu.
"acaba...acaba çok mu saçma istedeiklerim?! " diye düşünmeye başlamışken tam, bir rüzgar esti üzerinden, aradığı cevabı onda buldu.
Pazara gidip renkli renkli canlı kanlı insanlı resimler çekti kalıplara sığamayan biri ışık, biri buhar iki kız.
"en azından bir tane daha var benim gibi gizlisinde hala içindeki çocuğu saklayan... " diye düşünerek dönerken kız, yanında bir damla buldu. Damla yavaşça süzülmüş, akarak yanına kadar gelmiş, sessizce ona doğru dönüşünü beklemişti. gözlerinde yaramaz bir ışıkla "hadi" dedi damla, "çok güzel bir fikrim var...hoşuna gidecek.". Kız gülümsedi. Sonuçta damla onun bir başka haliydi ve neleri seveceğini en iyi bilenlerdendi.
O gece rüzgarın önceden getirdiği el kuklaları, biraz suyla, can buldu kamera karşısında.
No comments:
Post a Comment